Ölmesinler diye çiçeklerin resmini yapıyorum.
Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediği için vazgeçtim.
Başıma gelen en iyi şey acı çekmeye alışmaya başlamam.
Beni anlamadın demeyeceğim. Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın. Anladığın halde canımı yaktın.
İlk aşk kedi gibi sessizce yanaştı. Onun gelişini ne gördüm ne de duydum. Aşk yavaş yavaş içime yayıldı.
Melek yüzler, bazen büyücülük eğilimlerini saklayabilirler. Bazen de genç şeytan yüzlerinin ardında melek yürekli kişiler vardır.
Bu, bitmek bilmez bir can çekişmeden ibaret olan yaşamımla ilgili olarak şunu söyleyebilirim: Ben uçmak isteyip de uçamayan bir kuş gibiydim.
Ama sevgilim, bir daha gelseydim dünyaya yine seni severdim. Canlı canlı çürüyeceğimi bilerek!
Rüyaları ya da kâbusları asla resmetmedim. Resmettiklerim benim kendi gerçeklerimdi.
Benim acı çeken bir yüreğim var Diego. Seni sevmeye başladığım o günden beri acı çeken bir yüreğim var.
Çıkış yolunun güzel olacağını ve asla geri dönmeyeceğimi umarım.
Acılar geçicidir. Ama her sevinç, en derin sonsuzluğa uzanır.
Sessizlik bir kadının en sesli ağlamasıdır. Eğer bir kadın seni görmezden gelmeye başladıysa onu çok fazla incittiğinden emin olabilirsin.
Bedenim birkaç sokağın ya da adi bir coğrafyanın bizi ayırdığını anlayamıyor. Bedenim, gecenin ortasında senin gölgeni görememekten dolayı acıdan çıldırıyor.
Bu bitmek bilmez bir can çekişmeden ibaret olan yaşamımla ilgili olarak şunları söyleyebilirim: Ben uçmak isteyip de uçamayan bir kuş gibiydim.
Şu sıra acı o kadar gerçek, öyle büyük ki, ne konuşmak ne uyumak ne dinlemek ne gülmek ne sevmek istiyorum. Bu acılardan önceki ben ve yaşamım sanki bir yabancıya ait gibi.
Ama acı çeken yüreği var ise bir bedenin, daha hızlı çürüyor o beden.
Benim yolculuğumda böyle işte. Toprağın içine bir yolculuk.
Uğraşarak düzeltemediğinden, vazgeçerek kurtulursun.
İçimde kırk kadın, Kırkı da yabancı. Kırkı da öteki.
Ancak bir dağ, başka bir dağın cevherini bilebilir.
Söz dağarcığımda da üzüntüm gibi yoksul.
Yüreğindeki kaygı insanı çökertir fakat iyi söz yüreğini sevindirir.
Bana yalan söylemene üzülmedim. Bir daha sana asla güvenemeyeceğime üzüldüm.
Frida sevinçle, her dostlukta biraz da suç ortaklığı bulunduğunu öğrendi.
Ama sevgilim, bir daha gelsem dünyaya, yine seni severdim.
Ağrıyan en belli yerim. Yüreğim olabilir. Yürek hüzün dolu. Belki beden de.
Nasıl olsa umutsuz olacaksam, hiç olmazsa üretken olmalıyım.
Gecelerim öğüt vermiyor. Gecelerim uyanık görülen bir düş gibi seni düşünüyor.
Akıl durdu, kalp soğudu, dil de susunca vazgeçtim.
Kendi tenimden daha çok seviyorum seni.
Kendi kaprisi dışında hiçbir yasa tanımayan bir despotun yönettiği ülkemden kaçmaktaydım.
Erkek olarak fark yaratmak istiyorsanız nazik olun. Pek yarış yok o kulvarda.
Her şey insandan dışarıya taşmıyor mu, kan, gözyaşı, bulutlar, hatta yaşamın ta kendisi.
Diego’ya bakıyordum, biricik kurbağama aşıktım. Bir soluk alıyordum.
Diego, gerçek, öyle büyük ki, ne konuşmak ne uyumak ne dinlemek ne sevmek istiyorum.
Güzellik ve çirkinlik bir seraptır. Eninde sonunda herkes içinizi görür.
Bu farklı bir şey. Aşığım ve başka türlü davranamam.